Gazeteci yazar Nihat Genç son NOKTA'yı koydu. İYİ PARTİ Gladyonun ve Nato'nun PARTİSİDİR. - Konya Ekspres HaberKonya Ekspres Haber

SON DAKİKA

Gazeteci yazar Nihat Genç son NOKTA’yı koydu. İYİ PARTİ Gladyonun ve Nato’nun PARTİSİDİR.

Bu haber 07 Mart 2021 - 13:33 'de eklendi ve 144 views kez görüntülendi.

Gazeteci yazar Nihat Genç yine gündem belirleyecek açıklamalar yaptı. Buğra Kavuncu’yu fena hırpaladı ve noktayı koydu!İYİ PARTİ Gladyonun ve Nato’nun PARTİSİDİR.

Veryansintv’de yayınlanan yazıda ölümle tehdit edildiğini anlatan Genç “Bir buçuk yıl evvel İyi Parti tüzüğü üzerine bizler nedir şu Nato’ya bağlılık diye yazılar yazıp tartışmıştık, işte o sıra, Mıgırdiç Satanisyan adlı gizli twitter hesabı, ki bir avukat genç olduğu anlaşıldı, sonra hesabı kapattı, adı Emir Gürbüz, ki Nato’nun bir Gençlik konseyi varmış oranın da başkanıymış, bana ölüm tehdidinde bulundu, ‘yok mu bu iti öldürecek bir vatansever diye'” ifadelerini kullandı.

Nihat Genç yazısının sonunda ise “Ve Nato’ya girdiğimiz seksen sene kimse sormasın, vatanseverleri milliyetçi kemalist Atatürkçü aydınları, kim vuruyor kimler vurdurtuyor, ve hangi sözüm ona milliyetçilere vurdurtuyor!

Gez göz arpacık gözünüz açık olsun, gladyönün yani Nato’nun partisi, İyi Parti!

Anadolu, yağma Hasan’ın böreği, Amerika’nın Almanya’nın hediyesi-bağışı hiç değil,Türkçü Natocu satılmış kiralanmış sömürge aydınlarının ebedi bitmeyen hazinesi ve kanlı koloni siyasetlerinin arenası hiç değil!

Meşum sinsi varlığınızla şahlandırıp normalleştirip meşrulaştırdığınız sömürge aydınlarını bu topraklardan bir daha söküp atmak boynumuzun borcu olsun!” sözlerine yer verdi.

Nihat Genç’in “Türkçü Buğra Kavuncu! Türkçü Necip Hablemitoğlu’nu acaba kim öldürdü?” başlıklı yazısı şöyle:

“Bir buçuk yıl evvel İyi Parti tüzüğü üzerine bizler nedir şu Nato’ya bağlılık diye yazılar yazıp tartışmıştık, işte o sıra, Mıgırdiç Satanisyan adlı gizli twitter hesabı, ki bir avukat genç olduğu anlaşıldı, sonra hesabı kapattı, adı Emir Gürbüz, ki Nato’nun bir Gençlik konseyi varmış oranın da başkanıymış, bana ölüm tehdidinde bulundu, ‘yok mu bu iti öldürecek bir vatansever diye’.

Sonra bu çocuk ölüm tehdidinin duyulup siciline kara düşüp Baro’dan atılabileceğini düşünüp çok korktu ve ekmeğimle oynama ağbi diye yalvarıp şikayetçi olmamam için beni aradı, ben de telefonda, genç bir çocuğun ekmeğiyle niye oynayayım, üzülme, şikayetçi olmam, ancak, Türkçü olduğunu söylüyorsun, Nato gençlik konseyiyle senin ne işin olur, ben şikayetçi olmayayım ama buna karşılık olarak sen de şu Natoculuğunu zihninde bir muhakeme ediver ve beni buralara kim itti kim sürükledi diye bir düşün, isteğim bu kadar dedim.

Sıkıntı yok, ve ama geçen haftalarda aynı genç avukatın ve çevresindeki elemanların, Enver Altaylı mahkemesini bir gazeteci olarak kaleme alan Erdem Atay’a ve genel olarak Cem Gürdeniz’in Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz yazılarına karşı aşağılık ifadeler kullandıklarına şahit olduk, yani sözlerinde durmamış adam olmamışlar.

İşte bu arkadaş, İyi Parti’nin Buğra Kavuncu başkanlığında İstanbul yönetiminde.

Ve baktım verdiği sözü tutmayıp Nato tezlerini arkasına alıp bizlere ileri-geri laflar sıralamaya yine devam edince, son youtube programında, madem öyle gel böyle, deyip, önce İstanbul barosuna sonra parti başkanı Meral Akşener’e, Nihat Genç’i aleni ölümle tehdit eden bu arkadaş orada ne arıyor, diye sordum.

Buğra Kavuncu’ya da soralım, ölümle tehdit edilen Elif Şafak, Orhan Pamuk, vs. olsaydı bu tehdit İngiliz The Guardıan’a manşet olurdu, oysa ölüm tehdidinde bulunan senin il yönetiminde.

Buğra Kavuncu bey, artık siyaset yapıyorsunuz, adamlarınız, elemanlarınızın bizleri ölümle tehdit etmesi normal mi?

Siyaseti artık bu raconla mı yapacaksınız!

Bu elemanlar gibi daha kaç tanesini bağrınızda-yönetiminizde besliyorsunuz!

Bunları ne zaman üstümüze salacaksınız!

Buğra Kavuncu, dikkatinize, ölüm tehdidindeki şu ibare de çok dikkatimi çekti: ‘bu iti vuracak bir vatansever yok mu’..

Ben de bir vatanseverim, bir vatanseveri yine başka bir vatanseverle öldürtmek gibi bir siyasi geleneğiniz mi var!

Yani cinayet ve suikastleri vatanseverlere mi işletiyorsunuz!

Buğra Kavuncu, genç bir siyasetçisin, yani bu ülkeyi yönetmeye adaysın, o halde, bu ülkede aydınları öldürten gladyöyü yakından önce sen tanımalısın.

Gladyö kimdir ne iş yapar hangi cinayetleri-suikastleri işlemiştir, hapisteki CIA ajanı dayınıza pekala sorabilir, öğrenebilirsiniz!

Bir CIA ajanının Papa’yı kimin vurduğunu, Bahçelievler’de yedi genci kimin öldürdüğünü, Uğur Mumcular’ı kimlerin ortadan kaldırdığını bilmemesi mümkün değildir, bu yüzden çok şanslısınız, çok derin bilgileri pekala yakından bilme-öğrenme lüksünüz var, alt tarafı dayınız.

-vay dayı n’aber, şu Mumcu’yu kim vurdu, anlat bi hele!

Bak, Buğra Kardeş, biraz yardımcı olayım, dayınız yakalanıp içeri tıkılınca, en çok ağlayan sızlayan Alman Devleti oldu.

Zaten dayınız da kendisini yakalayan polislere ilk ifadesinde ‘Beni nasıl tutuklarsanız BND’den (Alman gizli servisi) korkmuyor musunuz’ dedi.

Sonra Altaylı’nın ailesi de Alman Devletini arkasına alıp telaşla Türkiye’ye baskı kurmaya çalıştılar. Yani Enver Altaylı’nın tutuklanmasıyla bir Alman Devleti Alman elçilikleri baskısı-ziyaretleri-demeçleri döndü dolaştı.

Malum Enver Altaylı, Türkçü bir ajan.

Malum Nato gençlik konseyini oluşturan ve partinize yuvalanmış arkadaşlar da Türkçü olduklarını söylüyorlar.

(Ayrıca 15 Temmuz akşamki twitleri hepsi silmekte acele edemeyince bu Türkçü arkadaşların Fetö desteklerine de şahit oluverdik).

Neyse, Nato ve Türkçüler’in bu derin muhabbetinde partinizin ve sizin oynadığınız bu sıkı rol çok dikkatimi çekti.Biliyor olmalısınız, 2000’li yıllarda öldürülen Necip Hablemitoğlu da Türkçü bir yazardı.

Mesela ben 70’li yıllardan beri Kırım Türkleri için çıkan Emel dergisini takip ederim, ilk gençlik yıllarımdan bu dergiyi çıkartan Hakan Kırımlı’yı tanırım, ve Hablemitoğlu’nu ilk gençlik yıllarında daha o genç yaşta yazdığı kitaplardan iyi tanırım.

Kırım üzerine kitapları var, Gaspıralı kitapları var, hayatında en çok Türkçü kitaplar yazmış.

Ve Fetö’nün orduya sızmasını anlattığı Köstepek kitabı ölümünden sonra o da tamamlanmamış yayınlandı.

Ancak Hablemitoğlu’nun bir diğer hassas konusu Türkiye’deki altın madeni eylemleri üzerinde Alman vakıflarının desteği var mı yok mu?

Öldürüldüğü günden bir hafta sonra da bu vakıfların mahkemesi vardı ve Hablemitoğlu mahkemeye Alman Vakıfları’nın baskısı-desteği üzerine deliller sunacaktı.

Yani, Necip Hablemitoğlu’nu acaba kim öldürdü sorusunun iki akla yakın ihtimali var, birincisi, Köstebek kitabından dolayı Fetöcüler öldürdü.

İkincisi, Alman Vakıfları’nın Türkiye’deki hem Alevi mezhebi üzerindeki siyasi kışkırtmaları hem de Altın madeni eylemleri üzerinde ilgileri yüzünden Necip Hablemitoğlu’nun yazıları ve çok seyredilen tartışma programlarında iddiaları vardı.

Yani, o günlerde otoriteler en yetkili siyasiler ağızlar en çok Necip Hablemitoğlu’nu Alman gizli servisleri öldürdü, denildi, yazıldı, çizildi.

En yüksek iddia: Fetö ya da Alman gizli servisinin öldürdü. Üçüncü bir alternatif üzerinde hiç durulmadı. Yani hem Fetö hem Türkçülük, dayınızın uzmanlık alanı!

Yani yarınlarda Türkiye siyasetini yönetecek sizin gibi maşallah pırıl pırıl Türkçü gençlerin önce bu cinayetleri kimin işlediğini öğrenmesi gerekmez mi?

Bakın siz de Türkçüsünüz, dayınız da Türkçü.. Ve öldürülen Necip Hablemitoğlu da Türkçü.

Dayınız Enver Altaylı’ya pekala sorabilirsiniz, -Türkçü dayıcığım, Türkçü Necip Hablemitoğlu’nu acaba Alman gizli servisi mi öldürdü, yoksa Fetö mü? -Yoksa biz önümüzdeki maçlara mı bakalım?

Dayına şunu da söyle, sevgili Türkçü dayıcığım, bazıları Türklük sevdasına öldürülürken bizim aile niye el üstünde yürü ya kulum diye tutuluyor besleniyor siyasetin en önüne sürülüyor.

Dayıcığım, bazı Türkçüler öldürülürken bazılarını Türkçüler mi öldürüyor, bu ne bok iş, kim kimdir dayıcığım, bir anlatıver!

Dayıcığım, vatanseverlik milliyetçilik, bazı yazarlar için ölüm-öldürülme sebebiyken, sevgili dayıcığım, Türkçülük ve vatanseverlik niye bizler için ‘arpalık’ haline geliverdi.

Dayıcığım, biz milliyetçi vatansever değil miyiz, o halde, Türkçülerin milliyetçilerin öldürülmesine karşı çıkmalıyız, yani doğrusu, Natocularla işbirliğine girenleri ülkemizden söküp atmalıyız, ama neden tam tersi oluveriyor, burası Afrika biz de Kunta Kinte miyiz dayıcığım.

Yani sevgli Dayı! Necip Hablemitoğlu tam bir Türkçü! Ve siz Enver Altaylı, siz de tam bir Türkçüsünüz!

Bir Türkçü diğer bir Türkçü’yü niye öldürsün, öldürmez, ama faili meçhulu anlamaya çalışır, kim yaptı öğrenmek ister, Fetö mü Alman gizli servisi mi, işte Buğra Kavuncu bey, siyaset yapmaya başladığınıza göre önce bu derslere çalışmalısınız.

Şimdi, sizin yönetiminizde sizin eleman bana ölüm tehdidi savururken: Nihat Genç’i öldürecek bir vatansever yok mu?’ diyor.

İşkillendim ürperdim, ben Nihat Genç, yazarlığım ve ismim vatanseverlikle meşhur olmuştur, anlayamadım, vatansever olarak neyim eksik ki beni yine başka bir vatansevere öldürtmek istiyor olabilirler.

Şurası eksik, benim Natocu tarafım yok.

Bir de şurası eksik Fatih Altaylı programlarına çıkartılmam mümkün hiç değil.

Bende eksik olan: Nato?

Şu belgeleriyle ortada Fetöleri gladyöleri yetiştiren yer!

Hani soğuk savaş yıllarında Komünizmle Mücedele Derneği adı altında Milli Mücadeleciler adı altında büyütülen dernekler yetiştirilen isimler vardı, içlerinde yüzlerce isim mesela Taha Akyollar, Ahmet Taşgetirenler, nicesi de vardı. 1976 yılından beri alayını tanırım, onlar da aileniz de beni iyi tanır.

Tetiğiniz kuvvetli olsun Türkçü kardeş, Allah şaşırtmasın, vurduğunuzu yıkın, indirin!

Ve Nato’ya girdiğimiz seksen sene kimse sormasın, vatanseverleri milliyetçi kemalist Atatürkçü aydınları, kim vuruyor kimler vurdurtuyor, ve hangi sözüm ona milliyetçilere vurdurtuyor!

Gez göz arpacık gözünüz açık olsun, gladyönün yani Nato’nun partisi, İyi Parti!

Anadolu, yağma Hasan’ın böreği, Amerika’nın Almanya’nın hediyesi-bağışı hiç değil,Türkçü Natocu satılmış kiralanmış sömürge aydınlarının ebedi bitmeyen hazinesi ve kanlı koloni siyasetlerinin arenası hiç değil! 

Meşum sinsi varlığınızla şahlandırıp normalleştirip meşrulaştırdığınız sömürge aydınlarını bu topraklardan bir daha söküp atmak boynumuzun borcu olsun!”