Abdullah Uluyurt: Çamerya, İnsanlık Meselesi ve Tarihin Yüklediği Sorumluk - Konya Ekspres HaberKonya Ekspres Haber

SON DAKİKA

Abdullah Uluyurt: Çamerya, İnsanlık Meselesi ve Tarihin Yüklediği Sorumluk

Bu haber 07 Aralık 2020 - 1:19 'de eklendi ve 246 views kez görüntülendi.

Abdullah Uluyurt’un dikkat çeken yazısı

Osmanlı Devletinin Balkanlardan çekilmesi ile Balkanlarda Türkler gibi Boşnaklar ve Arnavutlar da yalnız kaldılar. Yalnız kalanların başında Güney Makedonya’da yaşayan Çamlı Arnavutlar da vardı. Yaşadıkları yere de Çamerya diyorlardı. Bu günkü kuzey batı Yunanistan’da yer alıyor.  Geleceğin Alternatif Vakfı (ALSAR) başkanı sevgili Mehdi Gurra’yı ziyarete gidişimizde kısa bir sohbetimizde de gündeme gelen Çamerya Arnavutları ile ilgili Anadolu Ajansı’nda yer alan muhteşem analizini okuyunca Çameryalı Arnavutların hazin durumu bir kez daha gözlerim önüne geldi. Daha önce de birkaç makale yazdığım bu konuyu tekrar yeni bilgilerle yazmaya karar verdim.

Osmanlı Devletinin Balkanlardan ayrılması ile 1913 Londra Büyükelçiler Konferansında Çamerya Yunanistan’a bırakıldı. Bundan sonra, klasik Yunan teorileri ve batının medeniyet kaynağı olarak gösterdiği “Elen Medeniyeti” devreye girdi. Siz kimliğinizi ne olarak ifade ederseniz edin Müslümansanız siz “Müslüman Yunansınız” Ortodoks’sanız “Ortodoks Yunansınız”, Katolik’seniz de öyledir. Flora ve çevresindeki Makedonlar “Ortodoks Yunanlılardır”. Bu siyaset Batı Trakya’da da geçerlidir. Müslüman Türk yoktur, bunlar “Müslüman Yunan”dır.

Karasu Deresi’nin Batısındaki Müslümanlara ise asla tahammülü yoktur. Çamerya Arnavutları bu sınıfa girer. Lozan Anlaşmasını da bahane ederek bölgeyi Elenleştirme çabasını artırmıştır. İtiraz edilmesinin önüne önde gelen 72 aile reisinin idamı ile korku ve katliamla geçmiştir. 1913 yılında Çamerya’nın nüfusu 110 000’di.

Çamerya’da yaşayan Müslüman Arnavutlar 1923 de Arnavutluk’a veya Türkiye’ye gitmeye zorlanmıştır. Bu Balkanlardaki diğer milletlerin Yunanistan kopya ettiği kötü ve insanlık dışı bir uygulamadır. “Korkut-Uzaklaştır-Öldür”. Bunun hepsi Çamerya’da uygulanmıştır. Çamerya’da soykırım ve etnik nefret uygulanmıştır.

27 Haziran 1944-Mart 1945 tarihleri arasında İtalya ile işbirliği yaptıkları gerekçesi ile son öldürücü saldırı yapılmıştır. Çam Arnavutlarının kanları ile namusları ile bedel ödedikleri Çamerya’da Arnavut kalmamıştır. Sadece Arnavutlar değil yaşadıkları köyler ve şehirler de kalmamıştır. Şehir isimleri de değiştirilmiştir.

Çameryalı Paramithialı Necat Meruşu daha önce de olan göçün İtalya’nın Yunanistan’ı işgali öncesinde (1944) sürgünün “işbirliği suçlaması” ile yeniden başladığını, Çamerya’daki Yunan komutanı General NapoeonZervas’a (Zeruist) bağlı kuvvetlerin katliam yaptığını ve mal varlıklarına el koyduğunu ifade etmekte. 17-70 yaş grubundaki erkeklerin Adalar Denizindeki adalara sürgün edildiklerini, kadınların ve çocukların ise bir araya toplanıldığı, tecavüze uğradıklarını söylemekte. 1-2 yaşlarındaki 30 bebeğin bir anda ölmesinin nedeninin daha sonra çorbalarına konulan camlardan dolayı olduğun anlaşıldığını dile getirmekte.

Bugün birçok Çameryalı doğduğu yerlerdeki acı hatıraları nedeni ile kaybettikleri vatanlarını görmek istememektedir. Bu gerçek bütün Balkan göçmenlerinin yaşadığı gerçektir.

İkinci Dünya Savaşı döneminde (1944-45) Çamerya’da 2900 erkek ile 214 kadın ve çocuk öldürüldü. 745 kadına tecavüz edildi. 68 köy ve 5800 ev yıkıldı. 35000 Arnavut Arnavutluk’a göç etti.

Bugün Yunanistan “Çamerya Sorununu” kabul etmemektedir. Yunanistan için sorun olmayan hiçbir şey dünyada sorun değildir. Burada da Yunan taktiği “Çamerya Sorununun Mutlak Reddidir”. En kötüsü Arnavut rejimi de 1944-1991 yılları arasında bu sorunu görmezden gelmiş, dillendirmemiştir. Fakat rejim değişikliği ile kurulmaya başlayan dernekler, partiler aracılığı ile Çamerya Sorunu gündeme gelmiştir.

Hiçbir şey gizli kalamayacağı için gerçeklerle yüzleşme zamanı gelmiştir. Artık Çamerya ile ilgili her gün yeni belgeler ve bildiriler yayınlanıyor. Bunlardan biri de hiç şüphesiz İbrahim Davut Beydeşati’nin 923 sayfalık “Güney Arnavutluk Genelinde Yolculuk: Çamerya”dır. Eser Çamerya’daki dini hayat, yaşadığı şehirler, camiler, medreseler, Yahudiler, evliya çelebinin seyahatini anlatıyor. Eserde KristoFrasheri’nin “Çamerya Tarihi” gibi daha önce yapılan hatalı anlatımları eleştiriyor.

Beydaşi eserinde “kendi geçmişini tanımayan bir millet ya çocuktur ya da akılsızdır. Bunu hor gören millet de kaybolmuş bir millettir. Geçmişini bilmeyen bir millet, kendi geçmişinin yaşadığı sefaletlere maruz kalmaya mahkumdur” diyor.

Gurra yukarıda zikredilen analizinde “Osmanlı Saltanatı sınırlarında birleşen Arnavutluk vilayetleri tarihte ilk kez Çamerya dahil “Arnavutluk” olarak adlandırıldı. Alberler (Arnavutlar) ile Türklere düşmanlık edenler aynıdır” tespitini yapıyor.

Rejim değişse de güney komşusu ile sorun yaşamak istemeyen, başının belaya gireceğini düşünen1991 sonrası Arnavutluk yönetimleri de Yunanistan ile ikili müzakere masasına konuyu getirememiştir. Yeni Arnavut siyaseti “Çamerya Sorununa” nasıl yaklaşacağını bilememiştir.

Bugün Çam Arnavutlarının çocukları eski vatanları Çamerya’yı ziyaret edemezler. Ama Yunanistan Arnavutluk’ta kendilerine Yunan diyenlerin haklarını savunur.

“Çamerya Sorunu” uluslararası bir sorun haline gelmelidir. İnsan hakları boyutu ile değerlendirilmelidir. Çoğunluğu Çam Arnavutlarının torunları tarafından kurulan Adalet, Entegrasyon ve Birlik Partisi (PDUİ) Genel Başkanı Shpetin İdrizi Çamerya’da olup bitenlerin planlı, etnik temizlik ve soykırım olduğunu ifade etmektedir.  İdrizi, bugün de Yunanistan’da 1940 yılında Arnavutlara karşı çıkarılan Savaş Yasasının geçerli olduğunu söylemektedir. Arnavutların yeterince lobi yapmadığını ve haklarını arayamadıklarını bildirmektedir.

Arnavutça Araştırmaları Akademisinin Tarih Akademisinin Tarih Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Beqir Meta İngiliz ve Alman kaynaklarında 1944-45 yıllarında 35 000 Arnavut’un yerinden olduğunu söylemiştir.

Tiran Belediye Başkan Vekili ve Çamerya Derneği Başkanı Dr. Abaz Hada’nın ifade ettiği bizim de katıldığımız husus Çamerya Meselesi Arnavutluk’un milli meselesidir, uluslararası mesele de olmalıdır. Çam Arnavutlarından vatanlarına dönmek isteyenler dönebilmelidir. Atalarının aziz hatıralarını yaşatmalı, mezarlıklarını yaptırıp, tamir edebilmelidirler. Kaybı olanlara tazminat ödenmelidir. En önemlisi bu bölgedeki mazlumlardan sadece biri olan Çam Arnavutlarından soykırım dolayısıyla özür dilenmelidir.

Bugün Arnavut Parlamentosu 27 Haziran’ı “Yunan Şovenistler tarafından Çamerya Arnavutlarına Karşı Soykırım Günü” olarak kabul etti ve 2004 yılında “Çamerya Sorunu” hakkında karar aldı. Bu yasa hükümete diğer ülkeleri Çamerya hakkında bilgilendirme, uluslararası kurumlar nezdinde girişimde bulunma, devredilmez-mülkü varlıklar ile ilgili konuların ele alınması, Yunan Hükümeti ile müzakere yetkisi vermektedir.

Bunlar güzel gelişmelerdir. Serbest ziyaret, mülk iadesi ve soykırımın tanınması Çam Arnavutlarının acılarını paylaşmak açısından önemlidir.