Dijital çağın en büyük teknolojik atılımlarından biri olan Yapay Zekâ (YZ), içerik üretiminden görüntü işleme ve metin yazımına kadar pek çok alanda hızla yayılıyor. Ancak, son araştırmalar bu teknolojinin yalnızca verimliliği artırmakla kalmadığını; aynı zamanda gerçeklik algımızı da zayıflatabileceğini gösteriyor. Özellikle yapay zekâ tarafından üretilmiş içeriklerin — görseller, videolar, metinler — kullanıcılar üzerinde “gerçek olanla olmayanı ayırt edememe” gibi etkiler yaratabildiği konusunda uyarılar var.
- Bir araştırma, yapay zekâ üretimi görsellerin insan özgün görüntülerle karşılaştırıldığında gerçeklik algısı açısından daha düşük puan aldığını ortaya koydu: görsel uzmanı olsun olmasın, insanlar “AI üretimi mi?” diye düşündükleri içerikleri daha az gerçekçi buldu.
- Başka bir çalışma, hiper‐gerçek YZ içeriklerin, özellikle sosyal medya ortamında, kullanıcıların “bu gerçekten mi?” diye sorgulamadan tüketmesine neden olabileceğini ve bu durumun epistemik güvenin, yani “neyin doğru neyin değil” algısının, zayıflamasına yol açabileceğini belirtti.
- Ayrıca, YZ tarafından üretilmiş içerikler etik, güvenilirlik ve marka‐algısı açısından da soru işaretleri doğuruyor: İnsan‐kaynaklı içeriklerle kıyaslandığında, yapay zekâ üretimi içerikler daha az güvenilir ve daha az otantik algılanabiliyor.
Neden Önemli?
- Günümüzde sosyal medya, haber akışları, reklamlar ve hatta bireysel iletişim alanında YZ üretimi içerikler artıyor. Bu içerikler, kullanıcının gerçeklik algısını doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor.
- “Gerçek‐yaşam / dijital içerik” sınırının bulanıklaşması, bireylerin gördüklerine, okuduklarına ve duyduklarına karşı şüpheci bir tutum geliştirmesine sebep olabilir. Bu durum, medya güveni, haber tüketimi ve sosyal etkileşim açısından kritik bir risk oluşturuyor.
- Özellikle, genç kullanıcılar, yalnız yaşayanlar veya medya okuryazarlığı düşük olan gruplar için “gerçeklik” ile “üretim” arasındaki farkı algılamak daha zor olabilir — bu da psikolojik etkiler doğurabilir (örn. yabancılaşma, güvensizlik).
Ne Yapılabilir?
- Medya okuryazarlığı eğitimlerinin kapsamı genişletilmeli: Kullanıcılar gördükleri içerikleri “neden bu şekilde sunulmuş?” diye sorgulama yetisine sahip olmalı.
- YZ üretimi içeriklerin etik etiketlemesi ve doğrulanabilirliği üzerine politikalar geliştirilmeli. Örneğin “Bu içerik YZ tarafından oluşturulmuştur” gibi bildirimler fayda sağlayabilir. Ancak, araştırmalar etik etiketlemenin tek başına yeterli olmadığını gösteriyor.
- Teknoloji geliştiricileri ve içerik platformları, YZ üretimi içeriğin yayılmasını kontrol altına alacak, güvenilirliği ve kaynağını şeffaflaştıracak sistemler geliştirmeli.
YZ ile üretilen içerikler,ellikçiliği artan bir dijital çağda gerçeklik algımızı zorlayan bir faktör haline geldi. Bu içerikler yalnızca “gerçeğe daha yakın görünme” kabiliyetiyle değil; aynı zamanda sınırları bulanıklaştırarak kullanıcıların “neye inanmalı?” sorusunu yeniden düşünmesine neden oluyor. Bu bağlamda, bireylerin, kurumların ve teknolojik aktörlerin bu yeni duruma proaktif bir şekilde yaklaşması, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde gerçeklik algısının sağlıklı biçimde korunması açısından kritik.
Konya Ekspres Haber Merkezi MUHABİR: BURAK YASİN KARA




